23 Mart 2015 Pazartesi

Yalnızlık

Ben neden böyle sürekli düşünüyorum? Bu soru ve cevabını bile düşünüyorum. Düşünmek aslında iyi bir faaliyetmiş gibi görünüyor ancak her şeyin olduğu gibi bununda fazlası zarar. Her olasılığı bilmek veya tahmin edebilmek. Herhalde asıl amaç bu. Ancak geldiğim noktada paranoyaklığa doğru ilerliyorum. Her şey hakkında fikir sahibi olmak insana aslında hiç bir şey kazandırmıyor. Sırf beynimi durdurabilmek için içki içmek zorunda kalıyorum. Alkolikliğe giden yol buralardan geçiyor diye düşünmeye başladım. Zaten bir kere de düşünmeye başlamasam. Cahillik, mutluluktur. Aslında ortada bir şey olmamasına rağmen sürekli bir kurgulama, sürekli kendi kendine konuşma ve cevaplar uydurma, her durum için ayrı senaryolar ama gerçekte hiç biri gerçekleşmiyor. Hem ben bu senaryoları gerçekleştirebilecek cesarete sahip değilim, hem de bunların çoğu benim hayal gücümün ürünü. Sürekli hayal dünyamda yaşadığım ve yaşamak istediğim için böyle bir gelişim, değişim yaşadım. Ama benim de kendimce haklı sebeplerim var. İnsanlarla iletişim kuramıyorum, ilişki kuramıyorum. Yalnızlığımı giderebileceğim tek yer kendi kafamın içi. Bu çokta sağlıklıymış gibi gelmiyor bana, ama gerçek bir insanla konuşmak yerine kendi kurgularınla konuşmak bana daha çekici geliyor. Durum ne olursa olsun benim kontrolümde gerçekleşiyor. Kızmak istediğimde kimseyi kırmadan kızıyorum, sevmek istediğimde kimseyle muhatap olmadan, platonik, seviyorum, sevişmek istediğimde her şey hayal gücüme kalıyor. Beni insanlardan uzaklaştıran şeylerden biri de bu güç herhalde. Ne zaman bir ilişki kurmaya çalışsam hayal kırıklığı yaşıyor olmak beni bu çıkmazın içine soktu. Artık saçma sapan insanlar yüzünden hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum. Kendi tercihlerimi ne kimseye zarar vermeden ne de onlar bana zarar vermeden gerçekleştirmek istiyorum. Bu rüyalar, işe yarıyormuş gibi görünseler de, benim gibi gerçekçi bir insanı olumsuz yönde etkilediğini hissediyorum. Ben gizli hayali dünyamda kabuğum içinde huzurluymuş gibi yaşamaya çalışırken, bilincim yalnız beş para etmez bir insan olduğumu çok iyi biliyor. İnsanlar bariz bir şekilde benimle olmak istemiyorlar. Doğrusu ben de çok hevesli olduğum söylenemez. Sırf ilişki kurmak için neden belli toplumsal normlara uymak zorunda olayım ki. Eğer ben kendim olmayacaksam, birisiyle arkadaş, sevgili olmanın anlamı ne her gün her an tiyatro mu oynayacağım. Bir insan buna ne kadar dayanabilir ki. Başkaları dayanabiliyor mu, bilmiyorum ama ben kendim dayanamayacağımı biliyorum. İnsanlar resmen gözümün içine bakıp merhaba bile demeye tenezzül etmezken ben onlarla muhatap olamam ki. Ben de bu şartlar altında kendi doğrularımla yaşamaya çalışıyorum. Elimden geldiğince insanlara saygılı, düşünceli, yardımsever olmaya çalıştıkça onlar beni kendilerinden itiyorlar. Sonuçta ben de onlarla arama, onların beni itemeyeceği bir mesafe koyma ihtiyacı hissediyorum. Bu mesafe beynimde ciddi sıkıntılar yaratıyor. Bir insan, sosyal bir canlı olarak etrafımdaki insanlarla karşılıklı bir ilişki içinde olmam gerek ve olmak istiyorum. Çünkü evrimsel sürecim beni bu noktaya getiriyor ama yalan bir sosyallik, ilişkiler istemiyorum. Ben denedim, rol yapmayı denedim, sevmediğim şeyleri seviyormuş gibi yapmayı denedim, hoşlanmadığım insanların yüzüne güldüm, hayattan bir şeyler alamama rağmen hep vermek istedim (verdim mi, hayır çünkü hayat bir şeyler vermeme dahi izin vermedi). Aradaki mesafeyi doldurabilmek için kişisel dünyam ve sosyal çevrem arasında bir de gizli hayal dünyam oluyor. Yaşım ilerledikçe bu hastalıkta daha hızlı ve etkili bir şekilde ilerliyor. Sürekli ve her şeyi sorguluyorum. Klasik ben kimim, yaşam amacım ne, niye yaşıyorum gibi sorular değil bunlar. Çok daha sığ, çok daha bencilce, bu kişi benimle neden olmuyor, bu kişi bana niye selam vermiyor, arkadaşlarım (neye göre bende bilmiyorum) neden benimle birlikte olmak istemiyor gibi. Bu fikirler beni her geçen gün daha mutsuz daha bencil daha huysuz ve de daha kendi içime dönük hale getiriyor. Korkak bir insan oluyorum, sırf insanlarla muhatap olmamak için her şeyden, her yerden kaçıyorum. Gördüğüm tüm insanlardan, arkadaşlarımdan, annemden, kardeşimden, çevremdeki herkesten uzak durmaya çalışıyorum. Onları da rahatsız etmemek için, biliyorum ki ben rahatsızlık veren birisiyim. İnsanlar benimle yan yana olmak istemiyor. Diğer insanlara göre yüzümde ya da fiziğimde ne gibi bir ifade var çok merak ediyorum. Ben kendim hiç öyle biri gibi görmeme rağmen yolda dilenci bana bulaşır, tinerci bana bulaşır, yolda yürürken insanlar sanki ufacık tefecik biriymişim gibi, sanki ben yokmuşum gibi üzerime yürür. Oysa ben kendimi aynaya bakınca korkulası biriymiş gibi görüyorum. Espri kabiliyetim olduğunu biliyorum ben zaten kendi soyadını ve adını taşımayı hak eden birisiyim ama ben etrafımdaki insanlar sırf beni sevsinler diye komiklik yapamam ki. Bu şeyler doğaçlama olmalı kendi küçük yaşam alanımda zeki ve akıllı, eğitimli bir insanım hatta gereksiz çok fazla bilgiye sahibim, belki de millet benim çok bilmişliğimden, ukalalığımdan sıkılıyorlardır. Ne zaman kendimi engellemeye çalışsam susmuyorum ve kendi monoloğum bir sinir krizine dönüşene kadar devam ediyorum. Bu durum beni sürekli yüklüyor, nefret ve öfkeyle. Kendimi ancak, o da geçici olarak, alkolle sakinleştirebiliyorum, daha az düşünmemi sağlıyor. Yazarken çay almak için çıktığım ufak bir ara bile benim daha yalnız hissetmeme yol açabiliyor. Bu da beni daha da öfkeli yapıyor. Sabırsızlıkla bekliyorum, yakında yılanlar gibi kendi zehrimi üreteceğim. Ya soğukkanlı hayvanlar gibi tamamen yalnız yaşayıp avlanacağım ya da yakın zamanda öleceğim, bir alternatifte delirmek aslında. Akıllı olup da dünyanın kahrını çekeceğine deli ol dünya senin kahrını çeksin. Keşke bu kadar basit olsaydı hayat. Hiç mücadele edecek iradem, gücüm hiçbir şeyim yok, hiçbir şey yapmak istemiyorum sadece zaman geçsin ve zamanım dolsun. O da, ben de kurtulayım. Aslında yanımda sevdiğim insanlardan başka bir şey istemiyorum. Sevmesem bile çok sevdiğim, benimle olacak, bana sosyal hayatımda eşlik edecek, aynı şekilde benim de onlara eşlik edeceğim, çok özel olmasına da gerek yok, birbirimiz anlayıp iletişim kurabileceğimiz insanlar, arkadaşlar. Galiba çok şey istiyorum. Ne yaparsam yapayım ne kadar denersem deneyim geldiğim nokta her zaman başladığım noktanın da gerisi. Bilemiyorum ne yapsam. Para harcamak beni mutlu etmeyecek biliyorum, ama öyle bir yanılgı içindeyim ki sanki para harcarsam insanları etkileyebilecekmişim gibi hissediyorum. Sanki para harcayınca yeni cicilerim, oyuncaklarım olduğunda mutlu olacakmışım gibi. Oysa öyle bir şey olmadığını en iyi bilen benim. Bireysel olarak kesinlikle karşı olduğum bir şeyi bile yapmayı düşünmeye başladım. Acaba diyorum bu internet siteleri arkadaşta satıyorlar mı? Ya da benim param buna yeter mi? Yalnızlık içimde kenserli bir hücre gibi sürekli büyüyor ve beni yavaş yavaş ama acıyla öldürdüğünü hissediyorum. Şu anda yazmak dahi istemiyorum. Yapmak istediğim, öğrenmek istediğim pek çok şeyi bile bu bıkkınlık ve üşengeçlik yüzünden yapmıyorum. İstemiyorum, kısaca istemiyorum çünkü kendi üzerime koyduğum bu değerleri, bilgileri eğer kimseyle paylaşamayacaksam niye yapacağım ki. Ben sahip olduklarımı, bildiklerimi, her şeyim değer verdiğim insanlarla paylaşmak istiyorum fakat paylaşamayacaksam amaç ne?