1 Ekim 2014 Çarşamba

Bir Halkın Bütünleşmesi

Aynı kan, aynı dil, tapınaklarla kurbanlar ortak,
gelenek ve görenekler de benzerdir.

Herodotos

Barbarların (şu anlaşılmaz biçimde konuşanlar) tersine aynı dili konuşmaları nedeniyle Yunanlılar köklü bir bilince sahiptir. Köyden köye, şehirden şehire benzer bir ritim içinde, daha çok da açık havada yaşarlar. Pek çok yerleşim yeri tepe yamaçlarına kurulmuştur; bunlara bir de, önceleri saldırı halinde sığınma yeri, sonraları tanrıların evi sayılan Akropol yani yukarı şehir egemendir.

Büyük siteler ticarette çok ileridir, sanat eserleri bütün Yunanistan'da elden ele dolaşır. 

Homeros türü şiirler çocuk eğitiminin temelini oluşturur. Bütün Yunanlılar insan bedenine, beden eğitimine, güzelliğe ve konukseverliğe öncelik tanır ve aynı tanrıların varlığına inanırlar. Tapınaklar mahkumlara, sahiplerinin zulmünden kaçan kölelere, galiplerin elinden kurtulan askerler sığınma hakkı tanır. Büyük tapınaklar oyunlar için geniş kalabalıklar toplar, kişisel ya da toplu hac ziyaretine konu olurlar.

Yunanlılara bütünlük duygusunu tarihsel olaylar verir. Örneğin, Troya savaşı ve daha sonraları da kudretli Pers İmparatorluğu'nu yendikleri Pers savaşları (MÖ 490-479).


Notlar:
  • Büyük tapınakların çevresinde komşu siteler arasında konfederasyonlar (amphiktyonia) meydana gelir. Delos'ta bahar zamanı Apollon bayramları kutlanır, siteler buraya heyetler (theoria) gönderir.
  • MÖ 490'da Maraton'da Persler çok ağır bir yenilgiye uğrarlar. "Ölen 192 Yunanlı tam savaş yerinde bir tümülüse gömülmüştür.  Bu tümülüsten her gece at kişnemeleri ve vuruşanların gürültüsüne benzer bir gürültü duyuluyor." Pausanias

Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.

30 Eylül 2014 Salı

Atina Demokrasisi

MÖ V. yüzyılın ortalarında Atina'da demokrasi ya da halkın iktidarı gerçekleşir. Aslında bu iktidar sadece yurttaşların yani Atinalı ana babadan olan özgür insanların meydana getirdiği ayrıcalıklı bir azınlığın elindedir.


Yurttaş Hak ve Görevleri


Her yurttaşın siyasi müzakerelere meclis (ekklesia) seçimlerine katılmaya, yasa teklif etmeye veya yasada değişiklik istemeye hakkı vardır. General seçilebilir, hakimlik ya da jüri üyeliği kurası çekebilir, bir ay için yönetimde daimi komisyon (prytaneia) üyesi olabilir, servet üzerindeki vergi miktarına itiraz edebilir, haklarına saygı gösterilmesi için dava açabilir.

Vergi ödemekle, askerlik hizmeti yapmakla, savaşmakla (donanımını da sağlayarak) yükümlüdür. Site tanrılarına saygı göstermekten, siyasi yaşama katılmaktan ve çocuk sahibi olmaktan sorumludur. Yasalara aykırı bir eylemde bulunursa yurttaşlık haklarını kaybetmek, malları müsadere edilmek ve hatta sürgüne gönderilmek tehlikesiyle karşılaşır. Suçlama reddedilirse suçlayan ceza görür.


Metoikoslar ve Köleler


Atina'da oturan yabancılar yani metoikoslar orada çalışmak ve ticaretle uğraşmak hakkına sahiptirler. Ancak, ek vergiler öderler ve siyasi yaşamın dışındadırlar.

Hukuk açısından köleler birer kişilik olmayıp sadece erkek veya kadın bedenidirler. Çoğu satın alınmış savaş esiridir. MÖ 430'da yaklaşık 250.000 nüfus içinde Atina yurttaşı 45.000, köle 125.000 kadardır.

En fakir yurttaşın bir ya da iki, en zenginin ise elli kadar kölesi olur. Köle sahibi onun üzerinde ölüm kalım hakkına da sahiptir. Ne ki, kendisine kötü davranılan kölenin bir tapınağa sığınma hakkı vardır. Atina göreceli yumuşaklığı ile tanınmıştır; orada köle azat etmek olağandır. En ağır çalışma koşulları Laurion gümüş madeninde uygulanan koşullardır, o vakitler bu maden yoğun bir biçimde işletiliyordu.


Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.

29 Eylül 2014 Pazartesi

Perikles Yüzyılı

Filozoflar kral olmadıkça ya da şu kral denen
kimseler gerçek filozoflara dönüşmedikçe siteler
için onların kötülüklerinin sonu gelmeyecektir.

Platon

MÖ 459'dan 432'ye dek Atina olağanüstü bir refah dönemi yaşar. Orada Perikles, iktidarı Strategos (başkomutan) niteliğiyle kullanmaktadır. Yaşlılar Meclisi'ne ve mahkemeye girmiş olan fakirlerle arkhon (yüksek dereceli memur) olabilecek fakirleri kayırır.
Çok iyi yetişmiş biri olan Perikles siteyi, parlak düşünce adamları merkezi ve Yunan dünyası için bir model haline getirdi. O dönemde Atina'da şair Sophokles ile Euripides, heykeltıraş Pheidias, tarihçi Herodotos, filozof Anaksagoras yaşamışlardır.

Perikles, Pers savaşları sırasında harap olan Akropol'ü onartır. Propileler inşa edilir, aynı şekilde Pheidias'ın yönetiminde Parthenon Tapınağı ve krizelefantin (altın ve fildişi kakma) tekniğiyle Athena Parthenos heykeli yapılır. Barışı güvenceye almak için Perikles, donanmayı ve Pire Limanı'nı geliştirir, Atina emperyalizmini pekiştirir.


Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.

28 Eylül 2014 Pazar

Sparta, Savaşçı Site

Bir şehir, kalesini asla kaybetmez;
eğer onu taçlandıran duvarlar tuğladan
değil de insandan ise.

Plutarkhos

Bereketli Eurotas vadisinde, adı henüz Lakedaimon olan Sparta toprakla uğraşan bir site, gururla kendi kabına çekilmiş eski bir kaledir. Yalnız gerçek Spartalılar ya da eşitler MÖ XII. yüzyıl Dor fatihlerinin mirasçısı olurlar. Devlet onlara yenilmiş halkların soyundan gelen serflerin, heilosların ekip biçtiği bir toprak parçasının gelirini verir. Perioikoslar özgürdür, ancak bütün siyasi haklardan yoksundurlar, diğer işlerle uğraşırlar.

Eşitler asker olmak için dünyaya getirilip büyütülür. Sekiz yaşından yirmi yaşına kadar spora dayalı bir eğitim görür ve çok sıkı kamusal bir disipline uyarlar. Onlara acıya dayanmak; aldatma, çalma, adam öldürme gibi hangi yoldan olursa olsun hayatta kalmak öğretilir. Otuz yaşına kadar yatılı yaşarlar, eşleriyle buluşmak hakları bile yoktur, ancak gizli gizli buluşabilirler. Ne ki, onlar da devlet için Çocuk yapmaktan sorumludurlar.

Kamu işleri yirmi sekiz üyeden oluşan Yaşlılar Meclisi'ne bırakılmıştır. Bu, bir oligarşi ya da küçük bir azınlık yönetimidir. İki de kral vardır ki bunların hemen hemen biricik görevi orduya komuta etmektir.

Sparta'nın pek kolonisi yoktur, fakat MÖ VIII. yüzyılda komşu Messenia'yı fethederek halkını köle haline getirir. Ticaret teşvik edilmez, ziyaretçiler iyi kabul görmez, bazen de kapı dışarı edilirler. 

MÖ VII. yüzyılda Sparta edebiyat ve sanat alanında büyük bir gelişme gösterir. Sonraki yüzyılda site, yarı mitolojik bir kişilik olan Lykurgos ile yeni bir düzene girer. Artık Sparta sanattan vazgeçer ve kendini yalnız askeri gücüne adamak için başkaca herşeyi bırakır.


Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.

MÖ VIII-VII Yüzyıllarda Yunanistan

Bütün siteler önce monarşiyi tanımış olmalıdır. Büyük toprak sahiplerinin, çoğunlukla zora başvurmadan, iktidarı ele geçirmeleriyle monarşi biter.

Toprak sahipleri kökenlerinin kutsal olduğunu rahatlıkla öne sürerler. Hesiodos bunlara şişkolar der. Ticareti geliştirmişlerdir. Paranın icadı, o güne kadar malın malla değişimi biçiminde yapılan alışverişi kolaylaştırır. MÖ VII. yüzyılda zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum büyür. Ticaret ve sanayi ile zenginleşen bir orta sınıf belirir; bu sınıf yönetime katılmak ister, yasaların yazılı olmasını savunur.


Yasa Koyucular


Yasa koyucuların çabası bir yüzyıla yayılır. Çeşitli toplumsal sınıfların uzlaşması ile seçilen ve mutlak yetkilerle donatılan yasa koyucular soylulara karşı halka (demos) zafer sağlamışlardır. Sparta'da Lykurgos bunlar arasında en eskisi olup neredeyse mitolojik bir kişiliktir. MÖ 621'de Atina'da Drakon zalimce boyutta sert bir yasalar bütünü ilan eder (hala Drakon tarzı yasalardan söz ediyoruz). Nihayet, hem tüccar ve gezgin, hem filozof, şair ve devlet adamı olan Solon ile yasalara bir yumuşama gelir.


Tiranlar


Ancak, sitede (polis) düzen ve birlikteliğin sağlanmasındaki zorluklar tiranlığı ortaya çıkarır. Başlangıçta tiran sadece yönetici, halkın önderi, hatta kurtarıcısıdır. İktidarı tek başına kullanır, ama halkın gönlünü kazanması gerekir. En tanınmışı ve MÖ 561 ile 528 arasında üç kez Atina tiranı olan Peisistratos bu şehre şairleri ve sanatçıları çeker; yapılarla ve Panathenaia gibi bayramlarla itibarını daha da yükseltir.


Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.

Kolonileştirme

Phokaialılar uzak yol gemiciliğini
gerçekleştiren ilk Yunanlılardır; 
Adriya'yı, Tiren Denizi'ni, İberik'i,
Tartassos'u tanıtan onlardır.

Herodotos

İlk koloniler İonya ve Eolis boylarını adalara ve Küçük Asya'ya doğru süren Dor istilasına rastlar. MÖ IX. yüzyıl sonlarında bütün Ege Denizi havzası artık Yunan'dır.

Korsanlığın dizginlenmesine, stratejik noktalarda egemenlik kurulmasına çalışılır. Ancak, en önemli etken ekonomiktir: Nüfus artmakta, toprak az gelmektedir. Böylece Rusya'nın güneyindeki buğday tarlalarına erişmek için Karadeniz kıyılarında acenteler açılır.

Göç etmeden önce gidilecek ülke ve koloninin kesin yerini açıklayacak bir kahine danışılır. Ana siteyle olan resmi bağ daha çok dinseldir. Bir koloni özerkleşince bu kez de kendisi koloniler kurar. Örneğin, Milet'e doksan beş koloni mal edilir. MÖ VI. yüzyılda Pers baskısı Yunanlıları Küçük Asya'dan kaçırır. Phokaialılar Korsika'ya gider, Marsilya'yı kurarlar.

Böylece, hep kıyı kolonilerine dayalı Büyük Yunanistan meydana gelir. Bütün Akdeniz'de sanatı, dili, gelenekleri ve mitleriyle Yunan kültürü yayılır.

Tersine, koloniler de asıl Yunanistan'ı etkileyebilirler. İonya buna örnektir. Pers egemenliğine rağmen İonya'da parlak bir uygarlık devam eder. Yunanistan'a oranla orada toprak daha verimlidir, gök daha açık, yaşam daha zengin ve şehirler daha anıtsaldır. İonyalının gülümsemesi, Dor'un sertliği ile karşıt olarak, heykellerin çekiciliğinde, şiirlerin ve müziğin canlılığında, bayram şenliklerinde ve zevk inceliğinde karşımıza çıkar.


Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.

Karanlık Çağlar

MÖ XII-IX Yüzyılları

Nasıl ki sarp bir dağın kurumuş
vadilerinde şaşılası bir yangın
parlar ve saldırır da sık orman 
yanarsa ve yel durmadan alevleri
her yana savurur ve de döndürürse,
işte bunun gibi, elinde mızrağı ile
Akhilleus de bir tanrı gibi, öldüreceği
savaşçıların üzerine atılarak her yana 
yetişir. Her tarafta kara toprak kana 
boğulur.

Homeros

Troya Savaşı


Olay, tanınmış iki destanın doğmasını sağlamıştır: İlyada ve Odysseia. Küçük Asya'da, Hisarlık'ta, MÖ 2700 ile 1200 yıllarıyla tarihlenen üst üste sekiz şehrin yıkıntıları bulunmuştur. Şehirlerden biri, olasılıkla MÖ 1230 sıralarında çok acımasız bir istila ile yok edilmiştir. Bu istila belki Mykenai yayılmacılığının son bir göstergesidir, belki de zengin diye ünlenmiş bir şehre karşı bir Akha ittifakınca yürütülen seferdir.


Dor İstilası: Demir Çağı


MÖ XI. yüzyılda kuzeyden gelen ve efsaneye göre Herakles'in ardılları yani Heraklesoğulları tarafından yönetilen bir takım Dor çobanlar Yunanistan'a ulaşırlar. Demir ve at kullanmaları bunlara, henüz Tunç Çağı'ndaki yerli halk üzerinde askeri üstünlük sağlar. Akha başkentlerini ve hemen hemen tüm tarımı tahrip ederler. Yönetimi bir tana iterler. Yazı ortadan kaybolur.
Yerli halk Arkadia'ya, sonunda büyük bir atılım yapacak olan Attika'ya ve İonya'ya (Küçük Asya'ya) sığınır. Halkın bir bölümü köle edilmiştir. Dorlar, eşitlik esasına dayalı olarak askeri bir şefin otoritesi altında toparlanan kabilelerden ibaret yeni bir toplum yaratırlar.


Notlar:
  • Polis yani şehir devleti bu dönemde doğar. Sözcük, bir akropolün yani yukarı şehrin, egemen olduğu bir şehre ait topraklar ile bu şehri besleyen köyleri ifade eder. Bu aynı zamanda politik, kültürel ve dinsel anlamda bütün halkın ortaklığı da demektir.
  • Troya önce 1870'ten 1890'a kadar, Homeros'un gerçeği söylemiş olduğunu kanıtlamak tutkusu içindeki eski tüccar H. Schlieman tarafından, sonra 1893'te W. Dörpfeld ve nihayet 1932'den 1938'e kadar C. Blegen'in Amerikalı ekibi tarafından kazılmıştır.

Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.