6 Şubat 2009 Cuma
I am the Son of Rage and Love
Bu aralar Green Day çılgınlığı başladı bende. Gerçektende eğlenceli bir grup ve boş müzik yapmıyorlar. Yüksek ses ve gitar, davul ve bağıran bir vokal daha ne isteyebilirim ki. Her şarkıları aynı güzellikte, birbirini taklit etmek yerine tamamlıyorlar. Aslında yazmak istediğim bu değildi, aklımda farklı şeyler var. Aklımda hoşlandığım bir kız var. Bilmiyorum bunu çok yapıyorum, hep birilerinden hoşlanıyorum ama sonra patlıyor. Olsun hoşlanmak ve hayal kurmak çok eğlenceli. Bu boktan gerçek hayat yerine sadece hayallerimde yaşayabilirim. Galiba böyle özel bir gücüm olduğu için yalnızım. Ama bir önemi yok istediğim zaman istediğim kişi, ki bu erkek de olabilir kız da, ile iletişim kurabiliyorum. Bu hatun aslında geldi kendisi benimle zorla iletişim kurdu diyebiliriz. Bilirsin ben hoşuma giden kızlardan özellikle uzak dururum başıma bela almamak için onlarda inadına üzerime gelirler. Herhalde bunun adı deja vu. Ben bunu yaşamıştım galiba. Bugün başka bir hatuna ufak bir bomba patlatacağım ama muhtemelen yanlış anlayacak peki bu benim umurumda mı? Sanmıyorum... Bu aralar zaten yine hiçbir şeyi umursamıyorum. Sınavlarım başlayınca hep böyle oluyor. Ama aklımdan birşey hiç çıkmıyor. O inanılmaz gözler ve güzellik. Her yanlışlıkla bakışımda beni delip geçtiğini ve vücudumda değdiği yerleri yaktığını hissediyorum. İnsan etrafında pek çok güzel kız görür, fark eder veya etmez, ki özellikle ben fiziksel güzelliği biraz geri plana atabilen biri olarak, bu kız güzelliğinin yanında beni etkileyebildi. Hani şu meşhur elektrik varya nedense sadece ben alabiliyorum bu elektriği ama olsun. Dediğim gibi hayalini kurmak bile farklı bir heyecan ve mutluluk veriyor bana. Tek sorun bu sefer kendimi yine durduramayacağım. Galiba bundan sonra olacakları tahmin edebiliyorum. Acaba güzelliğini ona nasıl söyleyebilirim, galiba bir şiir yazacağım. Bence çok hoş olur. Yine gaza geldim şiir yazacağım. Yandı kalbim, tutuşuyorum. Kahretsin çok kötüyüm ben ya. Kızı korkutacağım (burada kötü adam kahkahası). Yarın umarım biraz ders çalışacağım ve kendime gelmeye çalışacağım. Haftaya umarım sınavım iyi geçmiş olacak ve ben yine spor yapmaya başlayacağım. Üzerimdeki negatif gücü atacağım. Bak az kalsın unutuyordum, hani sürekli birşeyler yapmam lazım deyip duruyordum ya, yaptım. Sağolsun bizimkiler kırk yılda bir işe yaradılar ve dans kursu başlatmışlar, bende dayanamadım ve kayıt oldum. Hemde özellikle istediğim hiphop ve street jazz. Acaba becerebilecek miyim? Benim gibi bir adamın beceremeyeceği bir şey var mı? Tabi ki yok. Şuna bak burada bile kendi kendime konuşuyorum. Ben deliliği de seviyorum. Ben aslında pek çok şeyi seviyorum hatta arada sırada da olsa yapıyorum ama nedense hiç süreklilik sağlayamıyorum. Bu da benim zayıf olduğum nokta. İnsanlar dışarıdan baktıklarında o kadar güçlü bir karakter görüyorlar ki korkuyorlar ve benden uzak duruyorlar. Karakterimin güçlü olduğu doğru ama bunu başkalarına baskı yapmak için kullanmadığım gibi özellikle insanları değiştirmeye de çalışmıyorum. Sadece insanların düşünmesi ve zekalarını ortaya çıkarmak hoşuma gidiyor. Genelde çevremde kendisinin farkında olmayan sadece yalan söyleyen ve aslında belki, bunu özellikle belirtiyorum, belki zeki olan arkadaşlarımı ayırmaya çalışırım. Bu yüzden saçma sapan konularda tartışırım. Canım bugün sadece güzellikten konuşmak istiyorum. Ve bu güzelliği görmek bana çok farklı duygular yaşatıyor. Heyyt ulaen bırakın o kızı. Bu sefer içimden bir ses olacak galiba diyor. Her zaman dediğim gibi ya olursa...
4 Şubat 2009 Çarşamba
Yalnızım...
4 gün önce yani yıla girdik, bu sene sloganım yalnızım. Son 3 yıldır etrafımda çok fazla insan olmasına rağmen ve göya bu kişiler arkadaşım olmasına rağmen çalışmaya başladığımdan beri daha asosyal bir insan olmaya başladım. İşe başlamadan önce ki arkadaşlarımla da görüşemiyorum artık. İş yerinde bir sürü insan sırf konuşmuş olmak, sormuş olmak için birbirleriyle konuşan, hal hatır soran bir güruh. Aralarında gerçekten arkadaş olanlar mutlaka vardır ama ben olamıyorum işte. Ortam beni zaten geriyor birde sürekli çağrıdasın nasıl gerçek bir iletişim kurabilirsin ki. Paylaşımlar hep anlık, hiç kalıcı olamıyor. Birisi ile bir konuda konuşuyorsun ama ancak o kadar. Sonuçta kim kim bilmiyorsun ve ben kendim zaten çok konuşmayı ve boş konuşmayı sevmeyen bir insan olarak. Bazen farkediyorum kişiler benimle konuşmak istiyorlar ama ne? Eğer birgün şu işten çıkabilirsem hayatımın o günden itibaren ne olursa olsun daha iyiye gideceğine artık eminim. Yeni yıl sloganıma gelince bu aslında bir değişimin ilk sinyali önce korktuğun gerçekleri haykır. Klasik bir ters piskoloji yöntemi. Yalnızlık insanlar için korku verici bir durum, benim için de. Ama kendimi kandırmak için arkadaşlarımla görüşüyorum ve sanki yalnız değilmişim gibi bir duruma sokuyorum kendimi. Aslında evde bile annem ve kardeşimi görmeden geçiyor günlerim. Son dönemde tek becerebildiğim şey de yalnız kalmak. Ben de bunun üzerinde çalışmaya karar verdim. Eminin ki bir kız arkadaşım olsa bile yalnız kalabilirim. Sadece ben ve kitaplarım, ben ve internet. Kitap okumaktan, film izlemekten doldum. Bie keresinde biraz gerizekalı bir arkadaşım kitap okumak insanları asosyal yapar demişti de çok kızmıştım. Ama o yanılıyordu kitap okumak insanları yalnız yapmaz, yalnız insanlar daha çok kitap okur. Şimdi arkadaşlarımla konuşurken bile uzağım oradan. Mutluluk anlık birşeydir ve artık mutlu olmak için yapabildiğim tek şey çikolata yemek. Durum bundan ibaret. Benim yerimde başka biri olsa intahar etmeyi düşünebilirdi, düşünmese bile ben düşünüyorum ama ne yazık ki o kadar cesur değilim. İş yerinde bir arkadaşımız intahar etti ve sonucunda öldü. İlk düşündüğüm şey dışarıdan o kadar cesur bir insan gibi gelmediği olmuştu. Sevmediğim birisiydi ama önemli olan benim yapamadığım birşeyi gerçekleştirmişti. Onun yaptığı birşeyin benim ilgimi çekmesi ilginç gelmişti bana. Şimdi benim intahar edebileceğim fikrine varabilirler ama dediğim gibi ölüm değil o an beni korkutuyor... Kardeşim bile çok sevmeme rağmen benimle olamıyor. Neden bilmiyorum ama kendimi iyice bir kabuğun içine yerleştirmişim. İşin ilginç tarafı kabuk saydam herkes beni görebiliyor bana ulaşabileceğini hatta ulaştığını sanıyor ama sonuç ben onlar yaklaştıkça ya da yaklaşmaya çalıştıkta kabuğun içinde küçülerek uzaklaşıyorum. Şu kabuk ne kadar büyük ve ne zaman artık uzaklaşamayacağım, iyice merak etmeye başladım. Küçüle küçüle insanlığımı kaybetmeye başladım. Ama hala umursamaz ben buradayım. Hiçbir şey umurumda değil. En ufak önemsiz şeylerden, göya değerli ve önemli olması gereken şeylere kadar hiçbiri umurumda değil. Sadece yalnız olmak istiyorum ve bunu çok iyi beceriyorum. Düşünsene eğer yalnız olmak istemesem, ki bu yanlış anlaşılabilir, rahatlıkla birileri ile arkadaşlık kurup onlarla takılabilirim. Ama yapmıyorum peki bu noktada çıkıpta yalnızlıktan şikayet edebilir miyim? Tabi ki hayır. Bu aralar aklımda daha ilginç şeyler olmasını istiyorum ama geçenlerde yaşadığım bir travma beni yalnız bırakmıyor. Kafam hep onunla dolu, bu yüzden rahat düşünemiyorum, hayal kuramıyorum ve durduk yerde beni sinirlendiriyor. Şimdi yine klasik psikoloji gereği yüzleş diyeceksiniz ama benim katil olmaya niyetim yok şimdilik. Bu aralar sadece yatmak istiyorum, uyumakta değil sadece yatmak. Bir de insanlık dışı asılıyorum. Öyle böyle değil ortaya çıkan enerji 4 kişilik bir ailenin ısınma ihtiyacını karşılayabilir. Uzun bir süredir bu tembelliğim dolayısıyla sporda yapmıyorum. Ondan dolayıda vücutta biraz fazla enerji var herhalde. Şimdilik yazacak fazla birşey yok. Yalnızım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)