Bir şehir, kalesini asla kaybetmez;
eğer onu taçlandıran duvarlar tuğladan
değil de insandan ise.
Plutarkhos
Bereketli Eurotas vadisinde, adı henüz Lakedaimon olan Sparta toprakla uğraşan bir site, gururla kendi kabına çekilmiş eski bir kaledir. Yalnız gerçek Spartalılar ya da eşitler MÖ XII. yüzyıl Dor fatihlerinin mirasçısı olurlar. Devlet onlara yenilmiş halkların soyundan gelen serflerin, heilosların ekip biçtiği bir toprak parçasının gelirini verir. Perioikoslar özgürdür, ancak bütün siyasi haklardan yoksundurlar, diğer işlerle uğraşırlar.
Eşitler asker olmak için dünyaya getirilip büyütülür. Sekiz yaşından yirmi yaşına kadar spora dayalı bir eğitim görür ve çok sıkı kamusal bir disipline uyarlar. Onlara acıya dayanmak; aldatma, çalma, adam öldürme gibi hangi yoldan olursa olsun hayatta kalmak öğretilir. Otuz yaşına kadar yatılı yaşarlar, eşleriyle buluşmak hakları bile yoktur, ancak gizli gizli buluşabilirler. Ne ki, onlar da devlet için Çocuk yapmaktan sorumludurlar.
Kamu işleri yirmi sekiz üyeden oluşan Yaşlılar Meclisi'ne bırakılmıştır. Bu, bir oligarşi ya da küçük bir azınlık yönetimidir. İki de kral vardır ki bunların hemen hemen biricik görevi orduya komuta etmektir.
Sparta'nın pek kolonisi yoktur, fakat MÖ VIII. yüzyılda komşu Messenia'yı fethederek halkını köle haline getirir. Ticaret teşvik edilmez, ziyaretçiler iyi kabul görmez, bazen de kapı dışarı edilirler.
MÖ VII. yüzyılda Sparta edebiyat ve sanat alanında büyük bir gelişme gösterir. Sonraki yüzyılda site, yarı mitolojik bir kişilik olan Lykurgos ile yeni bir düzene girer. Artık Sparta sanattan vazgeçer ve kendini yalnız askeri gücüne adamak için başkaca herşeyi bırakır.
Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder