21 Haziran 2011 Salı

Hadi Bakalım

hadi bakalım, nerede kalmıştık. uzun süredir birşey yazmıyordum. şimdi yeni bir tema ile sitemin kullanılabilirliğini arttırdım. tek işim yazı yazmak olsun diye. bir de sitenin ıvırı zıvırı ile uğraşmayayım. yazı yazmak bile yeterince yorucu olabiliyor zaten. bu tema ve uygulama umarım güzel ve ilgi çekici olur. aslında ilgi veya tık çekmek gibi bir kaygım yok. bu benim kendi duygu, düşünce, hikaye ve yalanlarımı yazıp kendi kendime yaşayacağım bir site olacak. daha önce de böyle heyecanlı başlangıçlarım oldu. fakat her defasında sıkılmam ve yazmayı bırakmam uzun sürmedi. bu sefer kendimi daha donanımlı ve dolu hissediyorum, o kadar fazla anlatılacak şey ve kafamda o kadar fazla fikir varki. eğer bunları paylaşmaz, yazmazsam beynim patlayabilir. zaten son birkaç gündür (haftadır, aydır, yıldır) sürekli sinir yüklenmemin sebebi de bu günah çıkarma ayinlerini yapmıyor olmam. gerçekten çok keyifli ve heyecanlıyım. sanki yeni bir ilişkiye başlar gibi. gün başlayalı aslında çok oluyor ama iş yerinde biraz önce başladı. zaten bir başlangıç oldu mu, durmak bilmiyor. alıştım artık diyeceğim ama insan çalışmaya alışamıyor, nasıl tembelliğe alışamıyorsa. sürekli birşeyler yapayım, üreteyim, öğreneyim istiyor ama birisi çıkıp şunu yap, bunu üret, onu da öğren dediğinde sıkıntı başlıyor. benim de aklımda kendim için ilginç fikirler var, birey olarak kendimi geliştirmek adına. ancak çalıştığım için sürekli bahanem de var. zaman yok, zaman yetmiyor. günde 8-9 saat iş yerinde geçirip sonrasında insan nasıl farklı birşeyler yapmak için enerji bulabilirki. işiniz her ne kadar fiziksel güç gerektiren bir iş olmasada tüm gün orada olmak tüm enerjiniz tüketiyor. hayat öff bugün pazartesi, salı, çarşamba daha iki gün var, perşembe mi ben bugünü cuma zannediyordum, ve cuma öldüm artık şeklinde geçiyor. bu süreç içerisinde insan ne yapabilir ki. sevdiğim bir laf var; modern insan. modern insan spor yapamaz, kitap okuyamaz, siyasetle ilgilenemez, yaratıcı olamaz çünkü zamanı yok. ama yeni dünya düzeninde tanımlanan modern çalışan, esnek çalışma saatlerine uyumlu (köle gibi günde 24 saat çalışabilecek), takım çalışmasına yatkın (kendi ulaşılması imkansız hedefine bir de takım denen arkadaşlıktan uzak yapının hedefi bindirilecek), prezentabl (taş gibi kız ve oğlanlar sanki her yer onlarla doluymuş gibi), zaman yönetimi yapabilen (işte asıl konu tüm vaktini işe ayırmasına rağmen işi yetiştiremeyecek ve kendisine hiç vakit ayırmayacak). neyse bu konular bende sadece öfke yapıyor. oysa dünya güzel, çiçekler, kelebekler ve güzel bir yaz günü. kim inanır bunlara. eminim artık Polyanna bile inanmaz. bu gün böyle idareten bir giriş oldu ama idare edeceğiz. çok müsait bir pozisyonda değilim. ilerleyen günlerde inanıyorum ki (ben hiç bir şeye inanmam) daha güzel yazılarım olacaktır.

Hiç yorum yok: