29 Haziran 2011 Çarşamba
Rusya
geçen ay içerisinde bir arkadaşımla Rusya'ya gitmeye karar verdik. önce, aslında çok daha önceden almış olmam gereken, pasaport alma işini hallettim. internet sitesine girip ne gerekli ise ayarladım. üzerine bir de randevu aldım. gittiğimde gördüm kü aslında randevu diye birşey yokmuş, gidip eğer sıra yoksa hemen pasaport işlemlerini yapabiliyorsunuz. eğer ikinci bir şahıs teslim alacaksa onun kimlik numarası gerekiyor. hizmet her zaman olduğu gibi, polisten ne bekleyebilirsiniz ki. ama işlemler uzun sürmüyor. üç gün sonra evime ulaştı pasaport. ilk pasaportum olduğu için ve yurt dışına çıkmamın bileti olması sebebiyle çocuklar gibi mutlu oldum. tabi pasaportu alabilmek için çocuktan biraz daha zengin olmak gerekiyor. ikinci iş uçak bileti ayarlamak oldu. bu uçak biletleri ne pahalıymış. daha doğrusu uçak biletleri değil, harç ve vergiler. gerçekten bütçe zorlayıcı oldu. Aeroflot'tan iki kişi gidiş-dönüş biletini de alınca vücudumu bir heyecan dalgasıdır kapladı. benim gibi böyle basit bir ülkeden sıkılan birisi için inanılmaz bir değişim. düşünsenize kim ne derse desin, dünyanın ikinci süper gücü, bilim, sanat, medeniyet, teknoloji ve sanayi konularında Avrupa denen ve kendisini birşey sanan devletleri çok çok ilerisinde. sadece ekonomik yönden biraz zayıf gibi gözüküyor dışarıdan. tabi insan bilmediği bir ülkeye giderken merak ediyor acaba nasıl bir yer? ben de kendi çapımda biraz araştırma yapayım dedim. araştırma konusunda başarısız olduğumu kabul etmeliyim. benim bu durumdan anladığım (sadece interneti kendime kaynak aldığımdan da kaynaklanıyor olabilir) Rusya hala kapalı bir ülke. o efsanevi demir perde sen gidip arkasına geçmedikçe hala Rusya'yı örtüyor. biz Moskova'ya gideceğiz tabi ki. aslında St. Petersburg'da çok görmek istediğim şehirler. aynı Türkiye gibi, çarlık rejiminin başkenti St. Petersburg, komünist rejimin başkenti de Moskova. az biraz edindiğim bilgiye göre Moskova da St. Petersburg da çok değerli ve güzel şehirler. Moskova zaten Avrupa'da İstanbul'dan sonraki en büyük şehir. Türkçe forum ve sitelerden öğrenebildiğim kadarıyla her şey olumsuz. o yüzden mutlu oldum. eğer Türkler bir yeri beğenmiyorsa (bakınız İstanbul) orası mutlaka çok güzel bir şehirdir. vizelerin kaldırılması bizim Rusya'ya rahatlıkla gidebilmemiz açısından çok iyi oldu. tayyipte olmasa bu dandik ülkede sıkışıp kalacaktık. umarım daha uzun yıllar başımızda kalır da bizim de kaçmak (gitmek) için bahanemiz olur. şimdi Rusya'ya gitmeyle ilgili en önemli sıkıntılardan biri de alfabesiydi. kiril alfabesi bize çok yabancı. dili bilmemek zaten sorunken bir de yazılanları da okuyamıyorsunuz. düşünsenize yolun ortasında kalmışsınız tabelaya bakarak bir yere gitmek isityorsunuz ama okuyamıyorsunuz ki. ben de bu amaçla en azından alfabesini öğreneyim ki, en azından yazılanları (özellikle yer isimlerini) okuyabileyim. ancak Rusça ilgimi çekti ve neredeyse bir aydır Rusça'da öğrenmeye çalışıyorum. biraz basit ve yetersiz kalıyor ama o kadar heyecanlıyım ki yine de çok keyif alıyorum. keşke gidip iki, üç ay kalabilsem Rusça'yı çok iyi öğrenmiş olurum. şunun şurasında iki haftadan kısa bir sürede Rusya'da olacağım ve çok heyecanlıyım. inanıyorum ki şu değersiz hayatımda birşeyler değişecek. belki bundan sonra hayat da farklı bakmamı sağlayabilir. bunu bir başlangıç olarak düşünüyorum. şu sınır denen, aslında üç-beş tane kendisini insanların üzerinde gören kişi tarafından uydurulmuş, saçmalık olmasa. bir kere çıktıktan sonra artık sürekli çıkabileceğimi hatta sevdiğim yerlerde kalabilecğimi düşünmek bile beni çok etkiliyor. gün gelir bu sınırlar kalkarsa (bu insan denen aşağılık yaratığın asla yapamayacağı birşey) ne güzel olur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder