12 Eylül 2011 Pazartesi

İçmek ya da içmemek...

İçmek ya da içmemek işte bütün mesele bu. Şimdi neyi içmek diye düşünüyor olabilirsiniz. Aslında çokta önemli değil; alkollü içki, sigara, uyuşturucu maddeler ve bilimum bağımlılık yapıcı madde. Zaten içmek fiili nedense tek başına kullanıldığında toplumda sadece bunlar anlaşılıyor artık. Biraz düşününün, bunlardan hangisini kullanırsanız kullanın, sosyal bir ortamda "bir tane içeyim bari", "biz içmeye gidiyoruz", "bu akşam ne içsek", "sen de içiyor musun?" gibi konuşmalar artık çok normal karşılanıyor ve genelde ne söylenmek isteniyorsa onu ifade edebiliyorlar. Bunun için aslında içmek kavramı kültürel bir yere oturmuş diyebiliriz. Toplum sevse de sevmese de, doğru veya yanlış olmasından ziyade sadece durumu kabullenmiş. Hatta daha ileri gidecek olursak içmekte artık toplumsal bir değer olmuş. Ancak her zaman olduğu gibi din ve devlet kişisel özgürlüklerin en büyük düşmanı olmaya devam ediyor.  İnsanların ne yediğine ne içtiğine bile karışmaya çalışan iki aşağılık unsur. İnsanlar kendilerini bilerek ve isteyerek zehirlemek istediklerinde onlara saldırıp "sen kendine zarar veremezsin, biz seni koruruz" diyerek herşeyi yasaklayan zihniyet, aynı zamanda bizim beyinlerimizi zehirlemeye devam ediyor. Ben gerçekten çok fazla içki içen birisiyim. Sigara kullanmıyorum, herhangi bir uyuşturucu madde de kullanmıyorum ( zararlı veya yasak oldukları için değil, canım istemediği için ). Ben çok fazla çalışan beynimi biraz yavaşlatabilmek ve rahatlatmak için alkol kullanıyorum. Ve bundan çok fazla keyif alıyorum. Bugüne kadar hiç kimseye alkol aldığım için bir zararım dokunmadı ( camiden çıkışta gidip içinde yazarların olduğu bir bina yakmadım mesela ). Zaten hep merak etmişimdir bu yobaz kafası nasıl bir kafa diye. Ben hiç bir zaman birilerine saldırıp linç edebilecek bir kafaya ulaşamadım. Ama benim içtiğim içki yasaklanmaya çalışılırken, onların yaptıkları hep göz ardı edilebiliyor, hem de o çok değerli halk tarafından. Çok sevdiğim sözlerden biri de, yasalar kamu vicdanını yansıtmalıdır. Aman almayayım bu kamunun vicdanı olsaydı zaten... Son zamanlar da çok fazla ve hızlı bir şekilde içki tüketmeye başladım. Bu insanı her anlamda maddi yönden etkiliyor. Sürekli cebindeki para azalırken ( dünya da içkinin en pahalı olduğu ülke ) aynı zamanda sağlığını da sürekli kaybediyorsun. Gerçekte daha bana ciddi bir zarar vermişliği yok ama kilo almama yol açıyor. Bu yüzden biraz bünyem rahatlayıp, üzerindeki zehiri atana kadar içkiye ara verdim. İçkiye ara vermek ne kadar zormuş. Siz şimdi yanlış anladınız ama zaten açıklayacağım. İçmemek bir sıkıntı değil. Bulunduğum sosyal ortam da içmemek ciddi bir sıkıntı. Arkadaşlarım ve çevrem sürekli içkili mekanlara takılıyorlar ve içiyorlar. Denedim ne meyve suyu ne de soda içki kadar çok içilemiyor. Bir anda ortamda çıkıntı oluyorsun. Kız arkadaşınla görüşüyorsun, normal de içki içmeyen o içerken sen içmiyorsun. İnsan da artı bir gerginlik yaratıyor. Ama şunu söylemeliyim içmediğim zaman resmen para da harcamıyorum. Eskiden çıktığımda harcadığım paranın en fazla dörtte birini harcayabiliyorum. Biraz kilo verene kadar bir süre daha içmemeye kararlıyım. Çok iyi bildiğim bir şeyde kilo almamaın tek sebebi alkol değil. Zaten çok yemek yiyen ve az hareket eden bir insanım. Modern insanın hayatında artık sporun yeri yok. Modern tıpta daha şişmanlığa direk bir çözüm bulamadı. Sonuçta bildiğim birşey var bizim gibi düşünen ve beyni olması gerekenden fazla çalışan insanlar rahatlayabilmek için birşeyler içmek zorundayız. Ben de içkiden vazgeçecek değilim. Tek istediğim eskiden olduğu gibi yavaş yavaş içebilmek. İnsanlar özgür olsalar, düşünebilseler ve bence içki içseler dünya çok daha güzel bir yer olur.

Hiç yorum yok: