2 Ocak 2012 Pazartesi

Zirve

Ağrı Dağı tam karşımda bütün ihtişamıyla duruyordu. Eski ismiyle Ararat. Güneşin yaptığı gölgeler dağa aynı anda birçok farklı renk veriyordu. Buraya geleli daha yeni bir ay oluyor. Ayrıca ilk gelişim hatta Kayseri'nin doğusuna ilk geçişim. Ağrı'ya bizim bildiğimiz anlamda şehir demek biraz zor. Ağrı'ya tarihi dışında şehir niteliği kazandırabilecek fazla birşey göremedim. Bunun doğal sonucu olarak burada insanlar birbirlerine çok yakın, neredeyse herkes birbirini tanıyor. Bu da farklı fikirleri ve kültürel gelişimi olumsuz etkiliyor. Şehir ve insanlar ve onların gelişimi için olumsuz bir durum. Şu anda dağa en yakın köy olan Acar Köyü'nde, köyün en zengini Mehmet ağa bizi evinde misafir ediyor. Burada ki insanlar çok cana yakın. Genel bir iyi niyet söz konusu. İnsanlar birbirinin içini biliyor. Ben daha bu kadar şeffaflaşmadığım için memnunum. Bu Acar Köyü, Ağrı Dağı'nın kuzey yamacını görüyor. Çok kıraç bir yer, tamı tamına 4 tane ağaç var. İnsanlar hayvancılıkla uğraşıyorlar. Ben de köye bir faydam olsun diye şehire gittiğimde fidan aldım ve bunları köyün ismi gibi acar çocuklarıyla beraber diktik. Fidanlar ağaç olabilirse burası da geleneksel bir köye benzeyecektir. Buralara, Ağrı Dağı'na, gelmemin asıl sebebi bu değil. Ağrı'da bir aydır kalmamın sebebi doruk yapmak. Amatör bir dağcı olarak benim için gerçek ve çok zor bir zirve. Bu mücadeleyi başarmak için Ağrı'da Acar Köyü'nde bir aydır bekliyorum ve daha fazla da bekleyebilirim. Zirve yapmak için beklememizin sebebi ise dağın havasının çok kötü olması. Büyük ihtimalle bu hafta havalar çok iyi gidecek gibi gözüküyor. Nereden mi biliyoruz? Gelirken bizim için çok önemli olan teknolojik donanımımız yanımızda ve bu sayede hava durumunu uydudan kontrol ediyoruz. Zaten dizüstü bilgisayarımı hç yanımdan ayırmam. Köydeki çocuklar böyle aygıtlar hiç görmemişler. Onlara birkaç tane bilgisayar oyunu gösterdim, neredeyse beni linç edeceklerdi. Çocuklarla hemen kaynaştık zaten çocuklarla hep iyi anlaşmışımdır. Onlarla oyunlar oynamak, uğraşmak, ilgilenmek ve bilmedikleri yeni şeyler öğretmek çok hoşuma gitti. Böyle, daha teknoloji çöplüğü olmamış yerlere geldiğim zaman en keyif aldığım şey; yüksek bir yerin veya kayanın üzerine çıkıp orada rüzgarın insanı sakinleştiren sesi eşliğinde kitap okumaktır. İlgimi çeken birşey de köyde ders kitaplarından başka kitap yok ancak okuma - yazma bilmeyen de yok. Acayip bir durum. Buraya arada sırada gelen bizim gibi dağcıların getirdikleri dışında hiç mecmua gelmiyor. İyiki hazırlıklı gelmişim. Artık arkadaşlarımla beraber sabırsızlıkla tırmanış vaktini bekliyoruz. Bekle beni Ağrı, bekle beni zirve geliyorum...

Hiç yorum yok: