13 Kasım 2008 Perşembe

Ben...

Ben, ilkim, bu nedenle yeni başlangıçları ve doğumu temsil ederim. Ben doğal, iç güdüsel, taze, saf ve hayattan zevk alan bir yapıdayımdır. Böylece, bir yapı meselesi olarak, birlikte olduğum insanları yoran çekingenlik de bana yabancıdır. Hayat benim için heyecanlı bir macera anlamındadır. Her şeyden önce hayatın sunduklarını yakalamak ve her yönüyle hayatın tadını çıkarmak isterim.

Bazıları Bende tipik egoistlik özelliklerinin bulunduğunu düşünürler, çünkü Ben, başkalarının benim hakkında ne düşündüğünü, hareketlerimin onaylanıp onaylanmadığını öğrenmeye çalışmam. Başkalarının, beni bildiğimden şaşırtmasına izin vermem. Ben, yaşamın her anında daimi bir meydan okuma görürüm. Ben kendimi, cesaretim, bireysel inisiyatifim ve enerjim ile gösteririm. Diğer yandan bunlar benim doğuştan gelen önderlik özelliklerimdir. Bunlar, yalnız hareket etme olarak da anlaşılabilir, aslında Ben her koşulda çok rahat yaşayabilirim.

Ben anlık tepkiler gösteririm, bütün cesaretim, enerjim ve yaratıcılığım anlık bir meydan okumadır. Bu nedenle hiçbir şeyden çözülmemiş sorunlar kadar nefret etmem. Uzun süre çabalamam gerektiğinde sık sık tahammülümü kaybederim. Böylece, aslında uğrunda bütün gücümü harcadığım bir şeye, gerçekten ulaşmak istemediğim izlenimi yaratırım.

Son karar adımını atmakta tereddüt ederim. Büyük amaçlarım, Beni gerçekte sadece global olarak ilgilendirir. Küçük detaylar, ufak tefek noktalar bana dehşet verir.

Ben, "ıvır zıvır" ile uğraşmayı başkalarına bırakır ve ayının postu paylaşılmadan yeniden ava çıkarım. Devamlı yenilik peşinde olma dürtüsünü hayat boyu bastıramam, aksi halde kişiliğimi kaybederim. Açıklık ve dürüstlüğümle ara sıra diğer insanları yaralarım. Aslında yaralama düşüncesi aklımdan bile geçmez. Ben, bazılarına göre kader veya şans, kadere de şansa da inanmam, tarafından korunduğum düşünülür. Çünkü, evrende hayat ve enerji veren ve hayatı koruyan Güneş, en büyük etkisini bende gösterir.

Ben doğallığımı, kendime hiçbir sınır koymamama ve koydurmamama borçluyum. Ben, küstahlık içeren davranışlar gösteren kişileri, açık ve arkadaş canlısı olmama rağmen yanıma yaklaştırmam, sırf bu sebepten bazı ortamlarda yabani olduğum düşünülür; bunlar pek küstahlık sayılmasa da benim yanıma yaklaşıp kartlarıma bakmayı cesaret eden bir kişi, mantığımın soğukluğunu ve keskinliğini hisseder, sınır dışına sürülür. Gerçekçiyimdir ve bu gerçekçilik bende kendisini ateizm olarak gösterir. Bazı kişiler benim soğuk mantığımı çok acımasız bulabilir.

Kendimi sınırlanmış ve başarım engellenmiş hissettiğim anda. Benim içimdeki savaşçı tabiat, birdenbire canlanır. Diğer yandan Ben toleranslı ve birine abilik edebileceği zaman yardımseverimdir. Bana bir şeyi beğendirmeye çalışmak, zor ve yorucu bir iştir. Bununla birlikte benim yardımseverliğimi reddettiğiniz de, karşınızda yaralanmış ve hayal kırıklığına uğramış bir insan bulursunuz. Çünkü aldırmaz görünmeme rağmen, hassas ve duygusalımdır. Paylaşma veya yardım teklifimin reddi durumunda tepkim, depresif bir halde içe dönme olabilir, fakat kendimi ilkel bir öfke ve kızgın bir hava içine de sokabilirim. Ama bu durumdan çabuk kurtulurum. Yeni bir yardım önerisi sunarım, böylece benim yeni bir özelliğim ortaya çıkar: Hastalık derecesinde sabırsızlık.

Ben, genelde dış görünüşten de kolayca tanınabilirim. Çalı gibi, burunlarına kadar uzanan kaşlarım ve bariz yüz hatlarımla Beni düşünmek için, fantaziye fazla ihtiyaç yoktur. Bakışlarım çoğu zaman boş algılanır aslında düşünceli olmamdan kaynaklanır bu.

Gerçekten de benim, kavga meraklısı vahşi hayvanlarla, aslan veya koç gibi, çok ortak noktam vardır. Başlarını eğer ve hiçbir uyarıda bulunmadan saldırırım. Kesinlikle etkili olan bu taktiğin bazen acı verdiğini, özellikle de başımın çok ağrıdığını dikkate almam. Zaten alsaydım, Ben olmazdım. Ben, er ya da geç yüzümden veya kafamdan yaralanırsam şaşırmayın. Benim dış görünüşüm, bahsettiğim gibi saldırıya hazır bir vahşi hayvan gibidir; baş önde, tıpkı bir yayın kirişi gibi gergin...

Hiç yorum yok: