16 Haziran 2008 Pazartesi

Kundakçılığın Etkisi

Kundaklamanın bir gerilla taktiği olarak faydalarını konuşmak gereksiz. Daha uygun bir soru şu olabilir: bir hareket olarak doğal hayatın ve onun hayvan türlerinin yok edilmesinin önüne geçmek için gerekli taktiklere başvurmaya hazır mıyız? Ben, evet, diyorum.

Her yıl milyarlarca hayvanın yasalara uygun şekilde katledilmesine karşı çıkan bir mücadelenin bir parçası olarak sevdiğimiz her şeyin yok edilmesinde ekonomik çıkarları olanları koruyup onlara hizmet eden bir hukuk sisteminin koyduğu sınırları anlamazlıktan gelemeyiz.

Eğer gerçekten demokratik bir toplumda yaşıyor olsaydık, o zaman hayvanlara uygulanan zulümlere ve istismara karşı olan nüfusun çoğu bu olaya engel olmak için bu ilgilerinin yasal bir eyleme dönüşmesini talep ederdi. Ama dünya ekonomisinin büyük bir bölümü hayvan istismarından para kazanıyor ve bu istismarın yasaklanmasına engel olunacak kadar çok para söz konusu. Ve çoğu kez olduğu gibi, hukuksal değişikliklerden sorumlu olan politikacılar onlardan karşı çıkmalarını istediğimiz endüstriler tarafından finansal olarak destek görüyorlar. Bu yüzden kurumsallaşmış havyan sömürüsünü engellemek için illegal eylemlere başvurmak zorunda olduğumuzu anlıyoruz.

Doğrudan eylem eylemlerinin ülkeyi silip süpürdüğü 80’li yılların ortalarında ALF (Animal Liberation Front - Hayvan Kurtuluş Cephesi) gibi doğrudan eylemleri yapan hayvan özgürlüğü grupları öncelikle sömürüye uğramış hayvanların kurtarılması, istismar ve sömürünün ifşa edilmesi ve sınırlı mal-mülk yıkımına öncelik tanıyordu.

Ancak ALF bu tür eylemlerin belli bir derecede halk desteği sağlasa da sömürünün sona ermesi anlamında çok az şey başardığını anlamakta gecikmedi. Kurtarılmış laboratuvar hayvanlarının yerine anında yenileri getiriliyordu, sprey boyayla yazılmış sloganlar siliniyor ve işkence devam ediyordu.

ALF ve ELF (Earth Liberation Front – Dünya Kurtuluş Cephesi), hayvan sömürüsü ve çevresel yıkımı gereken her araca başvurarak önleme hedefine ulaşmakta halk desteklese de desteklemese de kararlı. Önemli olan şey, insanların ALF ve ELF eylemlerine iyi bakması değil, kurumsal hayvan ve dünya sömürüsüne devam edenlerin terörizm eylemlerine son verilip verilemediği.

Taktiksel olarak bunun anlamı, sadece işkence kurbanlarını kurtarmakla yetinmek yerine işkence odalarını fiziksel olarak yok etmenin çok daha etkili bir sonuç vereceği. Elbette hiç kimse birkaç tutukluyu kurtarmak yerine Auschwitz ve Dachau toplama kamplarını yok etmenin daha avantajlı bir durum olduğunu tartışmaz. İşte kundakçılığı bir taktik olarak kullanırken ALF ve ELF gerillalarının mantığı budur. Öncelik hayvanların ve onların yuvalarının yok edilmesinde kullanılan silahların maksimum yıkıma uğratılmasıdır, minimum zarar veya halkla ilişkiler değildir.

Devrimci bir mücadelenin bir parçası olarak bizler bu savaşın ahlaki duyarlılıklarımıza ters hareket etmek ya da hedefimize daha çok yaklaşmakla alakalı olmadığını biliyoruz. Kurumsal şiddete son vermekle alakalı. Bu amacı yasal yollarla başarmamızı engelleyen toplumun ahlaksız yasaları tarafından önümüze set çekilmesiyle alakalı. Bunaltıcı koşullarla yüz yüze kalındığında daha etkili olmak için insanın kendini bireysel anlamda güçlendirmesiyle alakalı. Ölüme ya da yaralanmaya sebep olunmadığı sürece mümkün olan her taktiğe başvurmakla alakalı.

Dünyayı ve onun hayvan uluslarını savunmak için başvurulacak strateji ve taktikler hasımlarımız tarafından belirlenmemeli, tam tersine acı ve kayba sebep olmadan maksimum ekonomik zararı vererek hayat kurtarma yeteneğimiz tarafından belirlenmeli. Biz hayvanları daha çok umursuyoruz, onların hayatları bize bağlı; bu hayvanları kurtarmak için kullandığımız taktiklere insanların nasıl bir tepki verdiği o kadar önemli değil.

Tarihsel olarak bu ülkede köleliğe nasıl direnildiğini ya da Avrupa’da Nazizm’e nasıl direniş gösterildiğine bakıp bu tür kötülüklere karşı şiddete başvurarak ya da şiddet kullanmadan mücadele edenlere büyük destek verildiğini görebiliriz. Önemli olan, her iki adaletsizliğin de kötülük olduğu ve o zamanlar illegal olsa bile bugün kahramanlık gözüyle bakılan agresif bir tepkiyi gerektirdiğiydi.

Kundaklama uç noktalarda bir eylem. Ama bu gizli gerçeğin farkında olan insanların sadece bunu ifşa etmesi için değil, durdurmak için de harekete geçmesini gerektiren son derece vahim bir duruma verilen ekstrem bir tepkidir. ALF ve ELF’in bir silahı olarak kundaklamanın bu iki amaca da hizmet eden çok etkili bir silah olduğu kanıtlanmış durumda. Düşmanlarımızın kontrol edemeyeceği ve kararmış kalplerine korku salan bir araç. Onları canlarının en çok yandığı yerden vuruyor - cüzdanlarından.

Yangın çıkarmak da yüzyıllardır baskıya direnmek adına kullanılmış bir silahtır. İster işgalci bir ordunun askeri kalelerini, isterse bir köle sahibinin plantasyonunu, bir araştırma laboratuvarını yakıp yıkarak olsun, bu ülkede kundaklama gerilla savaşının bir silahıdır, mektup yazmak ya da protesto etmek gibi kabul etmemiz gereken bir taktiktir.

Bütün zorluklara rağmen bizi şaşırtma özelliklerini reddeden taktiklerle kendimizi sınırlayıp bu çürümüş toplumdaki konforlu konumlarımızı garantilemeye devam edemeyiz. Gerçek özgürlük mücadelelerinde garantiler yoktur, sadece sevdiklerimiz uğruna girilen riskler ve yapılan fedakârlıklar vardır. Adaletsizliği ve çekilen acıları kurbanların kim ya da ırklarının ve türlerinin ne olduğuna bakmaksızın önlemek için yapılması gereken her şeyi yapmaya gönülden bağlı olmak vardır.

Hayvan araştırma laboratuvarları, kürk dükkânları, mezbahalar, fabrika ve kürk çiftlikleri kendi kendilerine yanmazlar. Sizin az da olsa yardımınıza ihtiyaçları var.


Rod Coronado

Hiç yorum yok: