Röportajı gerçekleştirenler Gregory Corso ve Allen Ginsberg
Journal For the Protection of All People, 1961
Journal For the Protection of All People, 1961
(C)orso: Hangi departmandansın?
(B)urroughs: Kunst unt Wissenschaft – Sanat ve Bilim.
C: Politik sürtüşmeler hakkında ne düşünüyorsun?
B: Politik sürtüşmeler sadece yüzeysel manifestolardır. Sürtüşmeler meydana geldiğinde, bu durumdan fayda sağlamayı uman belli güçler sürtüşmelerin devam etmesini uygun görür. Kendinizi bu tür yüzeysel politik sürtüşmelere kaptırmanız, boğanın arenada düştüğü hataya düşüp örtüye saldırmanızdan başka bir şey değildir. İşte politika bu yüzden vardır – size örtüyü göstermek ve öğretmek için. Tıpkı matadorun boğaya kendini takip etmesini, örtüye boyun eğmeyi öğretmesi gibi.
C: Örtü kimin elinde?
B: Ölümün.
(G)insberg: Ölüm nedir?
B: Bir kandırmaca. Bu bir zaman doğum ölüm kandırmacası. Ancak bu daha fazla böyle devam edemez. Çok fazla insan akıllanmaya başladı.
C: İnsanın yapısında bir değişiklik, yeni bir bilinçlenme olduğunu düşünüyor musun gerçekten?
B: Evet, bu konuda size net bir yanıt verebilirim. Şu anda üstünlüklerini hissettiren belli baskılar kalktığı zaman insan bilinçlenmesinde de bir değişimin kendiliğinden meydana geleceğini düşünüyorum. Bilinçlenmenin yaygınlaşmasını engelleyen başlıca tekel ve kontrol unsurları, düşünceleri, duyguları ve duyulara ait izlenimleri kontrol eden sözcük dizileridir.
G: Baskıların kalktığını varsayalım; sonra ne olacak?
B: Bir sonraki adım sessizlik içinde atılmalı. Kendimizi sözcük gruplarından soyutluyoruz. Bunu sözcüklerin, harflerin, sözcüksel kavramların yerine farklı ifade şekillerini, örneğin renkleri koyarak başarabiliriz. Sözcük ve harfleri renklere dönüştürebiliriz. Bir başka deyişle, kişi bilinçlenmeye erişmek için kendini sözcüksel ifadelerden uzaklaştırmak zorunda olduğunu, ve bunun zaman kaybetmeden algılanması gereken bir şey olduğunu bilmeli.
C: Kişi bu bir sonraki adımı nasıl atmalı?
B: İleriye doğru atılan adımlar, üzerinizdeki eski zırhı çıkarıp atmanızla başlar, çünkü ana rahmindeki yumuşak daktiloda yazılmış sözcükler içinize öyle bir işlemiştir ki, taşıdığınız sözcük zırhını fark etmezsiniz bile. Mesela, bu sayfayı okuduğunuz sırada gözleriniz, alıştığınız biçimde kelimeleri takip ederek soldan sağa doğru kayıyor. Bir bilinç tekeli ve kontrol oluşturmak amacıyla yumuşak daktilodaki renkli sözcüklerin renkleri gibi birçok çözüm yolunu politik sürtüşmelere dönüştürmek de mümkün.
C: Bunu okuyunca, politika ve politikayla ilgili terimlerden bahsederken, bir noktadan sonra sanki yine başlangıç noktasına dönüyorsun gibi görünmüyor mu sence – sürtüşme, elde etme, çözüm, tekel, kontrol... Nasıl bir yardım bu?
B: Ben de tamamen aynı şeyi söylüyorum. Konuşmaya başladığınızda söz dönüp dolaşıp yine politikaya geliyor, başka bir yere değil. İnsanlar o daktiloya hala sıkı sıkıya bağlılar.
C: Politikacılara nasıl bir tavsiyeniz olacak?
B: Sadece bir kez gerçeği söylesinler ve sonsuza dek çenelerini kapasınlar.
C: Ama ya insanlar değişmek, yeni bir bilinçlenmeye erişmek istemezlerse?
B: Her varlık değişime açıktır; eğer buna muktedir değillerse ya da istemiyorlarsa öneride bulunmaktan ileri gidemem. O ağır zırhın ve büyük cüssenin batan bir gemi olduğunu ve bir an evvel memeli organlarına geri dönmelerinin iyi olacağını söylüyorum – isteksiz bir dinozoru değiştirmek benim istememle ya da gücümle olacak bir şey değil. Kendimi batmak üzere olan bir gemide gibi hissediyorum ve kurtulmak istiyorum, Gregory.
C: Sence Hemingway kurtuldu mu?
B: Muhtemelen hayır.
Ertesi Gün
G: Kontrol?
B: Politikacılar kontrole ihtiyaç duyduklarını düşünüyor, hatta bu kontrol ne kadar güçlü olursa o kadar iyi olacakmış gibi geliyor onlara. Tüm politik organizasyonlarda bir makine gibi işleme eğilimi söz konusu; bunun nedeni önceden tahmin edilemeyecek ETKİ faktörünü ortadan kaldırmak – mesela, duyguları. Her makine etki faktörünü absorbe etmeye ayarlanmıştır. Ancak gene de bir makineyi çalıştırabilecek tek kişi, bir amacı, yani bir etkisi olan kişidir. Eğer tüm bireyler görevlerini yerine getirmede bir makine randımanına koşullandırılmış olsaydı bile, yine de makinenin başında gerekli komutları vermek üzere en azından bir tek kişinin bulunması zorunlu olurdu. Eğer makine kendisi dışındaki her şeyi absorbe etseydi giderek yavaşlar, durur ve sonsuza kadar da öylece kalırdı. İnsan bedeni ve zihnindeki her türlü kontrolsüz dürtü, organizmanın tahrip olmasına yol açar.
G: Teknolojik toplum, kontrol olmaksızın ne tür bir yapılanmaya sahip olabilir?
B: Bence üzerinde durulması gereken asıl nokta, bizi artık makine kontrolünün tehlikelerine karşı uyararak görevini de yerine getirdiğine göre, makinenin ortadan kaldırılması gerektiği. Tüm fen bilimlerinin yok edilmesinden bahsediyorum. Eğer birileri yok etme odalarına gidecekse, bunlar mutlaka bilim adamları olmalı. Evet, ben bir bilim adamı karşıtıyım, çünkü bilim tek gerçek evren olarak, bilim adamlarının kendi evrenini empoze etmekte ısrarlı görünüyor. Bunlar gerçek bağımlısı adamlar; bir şey son derece gerçek olmadıkça ilgilenmeye niyetleri yok. Bence tamamen söküp parçalamamız gereken büyük ve karmaşık bir makineyle karşı karşıyayız. Bunu yapmak için makinenin nasıl çalıştığını anlayan insanlara ihtiyacımız var.
C: Dünyayı kimin ya da neyin yok edeceğini söyleyebilir misin?
B: Bir paniğe sebep olmak için mi? Bu çok gizli bir bilgidir... tahliye sandallarının alabora olmasını mı istiyorsunuz yoksa?
(...)
G: Sence Küba ve FLN şairler hakkında ne düşünüyor? Marihuana ile ilgili politikaları nedir?
B: Tüm politik hareketler yaratıcılık karşıtıdır... çünkü politik hareket de bir tür savaştır. “Burada işe yaramaz hayalperesetlere yer yok.” İşte her zaman söyledikleri şey budur. “Yazma faaliyetleriniz yönlendirilecektir, o yüzden aylaklık etmeyi bırakın.” Marihuanaya gelince; tarladaki işçilerin sömürülmesinden başka bir şey değil. Küba da FLN de alkolü onaylıyor ama marihuanaya karşılar.
G: ABD’deki uyuşturucu politikalarından kimin sorumlu olduğunu düşünüyorsun?
B: Eski ordu ayakları: “yalnızca emirleri yerine getiriyorum.” Kaptan Ahab’ın da dediği gibi, “Sizler ayrı ayrı adamlar değil, benim kollarım ve bacaklarımsınız.” Anslinger’in birçok kolu ve bacağı bulunuyor, ya da onu da her kim yönetiyorsa... Wichman’da da aynı şey yaşandı, herkesin gördüğü öndeki adamdı ve tüm kınama ve eleştiriyi o yedi. Onun için üzülüyorum.
C: İdam cezalarının ABD’yi lanetlediğine inanıyorum.
B: Ne şekilde olursa olsun ölüm cezasına karşıyım. Swift’in ılımlı ve makul önerileri tarzında Naked Lunch’a aldığım bölümlerde bu konu üzerine bir çok şey yazdım. Ancak bu bölümler yalnızca Naked Lunch’ın müstehcen damgası yemesine neden oldu. İdam cezaları insan onurunun en ağır şekilde aşağı alınması için tasarlanmış uygulamalardır – idam mahkumlarının intihar etmemeleri için alınan önlemleri düşünün bir.
G: Amarikan Devrimine duydukları sempati yüzünden politik hareketlere yönelen Amerikan gençlerine neler diyeceksin?
B: Yerinizde olmak istemezdim. Eski bir atasözü. Destekleyebileceğim tek politik hareket Amerika ve Kızıl Çin’in birleşmesini amaçlayan bir harekettir, tabii böyle bir şeyi Çinliler kabul ederse.
C: Ya Arap halkları?
B: Binlerce yıl öncesine takılıp kalmışlar ve şimdi de sadece televizyon sayesinde silkinip toparlanacaklarını umuyorlar.
C: Zenciler? Sence başarabilecekler mi? Sadece Güney’dekileri değil, hepsini kastediyorum.
B: Biyolojik açıdan konuşacak olursak, Afro-Asyatik blok müthiş bir çıkış yaşamakta. Sakın aklınızdan çıkarmayın: zenciler de beyazlar da azınlık gruplardır, en geniş ırk sarı ırktır. Bir nükleer savaş olması halinde doğum ve ölüm oranlarının çok yüksek olduğu –sözüm ona– az gelişmiş bölgelerde yaşayan insanlar inanılmaz bir biyolojik avantaja sahip olacak. En büyük yıkıma uğrayacak ülkeler ise doğum ve ölüm oranlarının düşük olduğu ülkeler olacak. Dünyanın kontrolü fakirlerin eline geçecek.
G: Beyaz ırkın üstünlüğü hakkında ne düşünüyorsun?
B: Beyazların üstünlüğünün özü şudur: bu insanlar her şeyin olduğu gibi kalmasını isterler. Torunlarının farklı bir ten rengine sahip olma olasılığı onları dehşete düşürür. Kısacası, olanın korunmasından yanadırlar. Ancak bir türlü anlamadıkları, durağan bir şeyi sürdürmeye çalışmanın, bu iyi bir şey bile olsa, mümkün olmadığı.
C: Sence Amerikalılar bir sonraki savaşta, II. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi istekli bir şekilde savaşacaklar mı?
B: Şüphesiz. Çünkü son seferde nasıl tatlı bir zaman geçirdiklerini anımsıyorlar – kıçlarının üzerine oturmuşlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder