22 Şubat 2010 Pazartesi

Anarşi ve Eylem Sorunsalı II

Squat ve Yaşam Ağı Kurma

"Anarşizm bir çığlıktır, bir olumsuzlama değil bir olumlamadır; reddetmenin ötesine geçmekle ilgilidir, ilk aşamada çığlığı tetikleyen şeye şimdiki zamanda bir alternatif yaratmaya başlamakla ilgilidir." Tadzio Mueller

Mueller’in bir paragrafta özetlediği durum; anarşinin sadece radikal bir duruş olmasının hiçbir getirisi olmadığını, sistemden olağanca uzak durarak bir şeyler yapmanın gerekliliğini çok iyi özetliyor. Anarşi yanlış olduğu bilinen şeyleri sadece “protesto” ederek değil, onları bizzat “yapmayarak” ve bununla da kalmayıp, alternatiflerini “yaparak” yaşanabilir. Bize dayatılan ve istemediğimiz her şeye karşı “öyle olmaz, böyle olur” diyerek, somut örnekler ortaya koymak olmalıdır amaç...

Alternatifler yaratmak dendiğinde, yaşamın tüm döngüsünü içinde barındırabildiği için ilk squat eylemleri geliyor aklıma. Squat sadece evsizlere, basit şekilde barınak sağlamanın bir yolu değil, mülkiyete karşıtlık fikrini taşıyan, otoriteye direniş noktası olan ve otonom bir yaşam ağı kurmak için çok verimli bir başlangıç olan eylemdir.

Squatın oldukça farklı biçimleri mevcut. Genel ve en bilinen anlamı terkedilmiş bir binanın bir grup tarafından ele geçirilmesi ve buranın kira, vergi vs. herhangi bir bedel ödenmeden yaşam alanı olarak kullanılmasıdır. Diğer biçimleriyle; boş bir arazi bölgesini ele geçirmek, araba mezarlıklarını mesken edinmek, ya da gece eğlenceleri gibi geçici süreler için bir alanı zapt etmek anlamına da gelir.

Sadece Avrupa da değil, Kanada ve İspanya’da da squat birlikleri, birbiriyle sürekli iletişim ve destek ağı oluşturmuş şekilde işliyor. Çünkü haberleşme ve dışarıdan destek, oluşturduğunuz bir otonom alanın korunması için oldukça temel bir gereklilik. Son bir ay içinde gerçekleşen Berlin’de Yorck 59’un, Amsterdam’da birçok squat evinin polis tarafından zor kullanılarak boşaltılması da, destek ve direnişin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.


Yorck 59

Berlin'de 1989'dan bu yana var olan yaşam alanı Yorck 59, 6 Haziran 2005 Pazartesi günü sabah saatlerinde polis tarafından boşaltıldı İsyan polisi sokakta toplanarak binanın girişini kapatan yüzlerce insanı ve bina içindeki 150 kişiyi dağıtırken birçok kişi gözaltına alındı, bazıları kötü biçimde yaralandı. Gün boyunca çeşitli eylemler gerçekleştirildi: bir yerel radyo istasyonunun frekansı 4 dakikalığına ele geçirildi ve Yorckstrasse 59'un boşaltılması duyuruldu, bir bina işgal edildi ve akşam 3000 kişinin katıldığı bir eylem yapıldı. Gün boyunca insanlar farklı noktalarda bir araya gelerek trafiği kapattı, büyük mağaza vitrinlerini tahrip etti ve küçük gösteriler gerçekleştirdi. Almanya'da ayrıca Göttingen, Köln, Hamburg ve Pforzheim gibi kentlerde de dayanışma eylemleri vardı.

Binada 10'u çocuk 60 insan yaşıyordu. Binada ayrıca Anarşist İnisiyatif, Latin Amerika üzerine bir haber servisi olan Poonal, 15 günlük bir bar olan druzbaR gibi politik girişimler de barınıyordu, geniş bir alan partiler, konferanslar, toplantılar için kullanılıyordu. Mal sahibi Marc Walter bu binayı 2003'ün Aralık ayında satın almış ve o günden bu yana bina sakinlerini taciz ediyor. Posterler indirildi, bahçenin kullanımı yasaklandı, odalar duvarlarla örüldü ve büyük yeniden inşa çalışmaları başladı, ayrıca kirada da büyük artışlar istendi. Bina sakinleri ise ödemeyi reddettiler. Yeni sahiple çıkan sorunlardan sonra Varşova, Viyana, Malta, Uruguay gibi pek çok farklı yerde Yorckstrasse 59'la dayanışma eylemleri gerçekleştirildi.(Haber İndymedia’dan Alınmıştır)

Yine Amsterdam’da SWAT ekipleri, zırhlı araçlarla, squat binalarının olduğu bölgeye baskın ve tahliye uyguladı; yerel direniş oldukça güçlü olmasına rağmen, 15 kişi tutuklandı ve 14 Temmuz’da davaları görülene kadar tutuklu kalacaklar.

Gerçekten özgür ve otoriteden uzak alanlarda yaşamlarımızı sürdürmek istiyorsak, squat (bina ya da arazi) bize bunun için bir yol olarak ışığını yakıyor. Tabii ki her şekilde devlet buna müdahale etmek isteyecek, çünkü otoritenin kendi kontrolü dışında ki yaşam alanlarına tahammül etmesi beklenemez. Ancak ne kadar çok sayıda ve ne kadar güçlü direniş odakları oluşursa ve bu bölgeler bireylerin çabalarıyla ne kadar otonomi kazanırsa, o kadar özgür yaşayabiliriz demektir.


Lilith Noir

Hiç yorum yok: