Girintisi çıkıntısı bol kıyılarıyla deniz Yunan dünyasının orta yeridir. Kara ulaşımındaki güçlükler ve toprağın madence fakirliği Yunanlıları, ticaretle uğraşmak için, çok erken zamanda fırtınaların ve korsanlığın tehlikelerini göğüslemeye itmiştir. MÖ VIII. yüzyıldan itibaren, Fenikelilerin ardından onlar da Akdeniz'i boydan boya tanımışlardır.
Balıkçılar, gemiciler daha çok yazın denize açılırlar, yaz savaşların da mevsimidir. Pusula bilinmediği için Güneş'ten yön bulunarak gündüz yolculuk edilir. Gemiler ufak tonajlıdır ve belli dümenleri yoktur. Yük gemileri toparlak ve hantal yapılarıyla sıkça batarlar; yalnız MÖ VIII. yüzyılda icat edilen, üç sıra kürekli kadırga (trireme), oldukça kullanışlı ve hızlıdır.
O zamanlar Girit'ten Mısır'a en azından beş günde, İtalya'dan İskenderiye'ye de üç, dört haftada gidilirdi.
Kimi deneyimli ve gözüpek kaptanlar hariç, Yunanlı gemiciler adalar arasında çalışırlardı. Yunanistan ile Küçük Asya arasında iki yüz ada vardır. Bazı adalar kurudur, neredeyse çöldür, bazıları verimli ve zengindir (Naksos, Milo); bazıları ticari ve siyasi (Midilli, Sakız, Sisam) veya dinsel (Delos, Kithira) ilişkilerin merkezidir.
Büyük limanlarda armatörler, tacirler, işçiler, hamallar ve denizciler yan yana bulunurlar. Aralarında maldan başka haber, yolculuk öyküsü, mit vb. alışverişi de olur. Bu işlek merkezler Yunan uygarlığının yoğrulduğu potalardır.
Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder