Makedonya'nın soğuğundan Girit'in yakıcı kıyılarına dek bölüm bölüm uzanan engebeli arazi ve Adriya Denizi ile Ege'den esen rüzgarlar, yılın önemli bir bölümünün güneşli geçmesine karşın ılıman bir iklim meydana getirirler. Bu iklim mimarlığa da yansır: Yunanistan bir saraylar ülkesi değildir. Bir zorunluluk gerektirmedikçe (genel hamamlar yani Thermolar ve kütüphaneler öyle gerektirir) kamu yapılarının üstü örtülmemiştir. Akustik harikaların gerçekleştirildiği tiyatrolar ve tapınaklar kadar yargılama ve siyasi toplantı yerleri de açık havadadır.
Bunca etkinliğe dekor oluşturan Yunan görünümü işte böyledir.
Hafif giysilerden ötesine gereksinim duyulmaz, sade bir yemek rejimi ve basit bir konforla yetinilir. En zengin Atinalılar bile çok az mobilyaya sahiptir.
Buna karşılık, sosyal yaşam çok gelişmiştir. İnsanlar dükkanların içinde, agorada (halk alanı) sütunlu galerilerin gölgesinde tartışmalar yapar, meclise katılır, davalar da hazır bulunurlar. Boş, dolu her konudan, politikadan ve hatta felsefeden söz ederler. Gazete olmadığı için bütün haberler kulaktan kulağa yayılır. Filozof Sokrates hiç yazmamıştır. Tüccarlarla çana çalmak, Atina sokaklarında tartışmak yoluyla bu filozof insan düşüncesinin akışını değiştirmiştir.
Hitabet gerçek bir sanattır, hele Atina'da. Büyük hatipler tüm Yunanistan'da tanınır. Demokratik toplumda bir kimse, düşüncesini kabul ettirmek ya da davasını savunmak bakımından söz alıp konuşabilecek yetenekte olmalıdır. Gerçekte ise çoğu zaman profesyonel bir kişi, bir logographos, müşterisinin yapacağı konuşmayı hazırlardı.
Bu söylev tutkusu bütün Yunanlılar tarafından paylaşılmış değildir. Spartalılar, örneğin, kendilerini az sözcük kullanarak dile getirmeleriyle ünlüdür. Bulundukları bölgenin adından, Lakonia'dan, esinlenerek bu anlaşma biçimine Lakonizm denmesi bu yüzdendir.
Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.
Notlar:
Bunca etkinliğe dekor oluşturan Yunan görünümü işte böyledir.
Hafif giysilerden ötesine gereksinim duyulmaz, sade bir yemek rejimi ve basit bir konforla yetinilir. En zengin Atinalılar bile çok az mobilyaya sahiptir.
Buna karşılık, sosyal yaşam çok gelişmiştir. İnsanlar dükkanların içinde, agorada (halk alanı) sütunlu galerilerin gölgesinde tartışmalar yapar, meclise katılır, davalar da hazır bulunurlar. Boş, dolu her konudan, politikadan ve hatta felsefeden söz ederler. Gazete olmadığı için bütün haberler kulaktan kulağa yayılır. Filozof Sokrates hiç yazmamıştır. Tüccarlarla çana çalmak, Atina sokaklarında tartışmak yoluyla bu filozof insan düşüncesinin akışını değiştirmiştir.
Hitabet gerçek bir sanattır, hele Atina'da. Büyük hatipler tüm Yunanistan'da tanınır. Demokratik toplumda bir kimse, düşüncesini kabul ettirmek ya da davasını savunmak bakımından söz alıp konuşabilecek yetenekte olmalıdır. Gerçekte ise çoğu zaman profesyonel bir kişi, bir logographos, müşterisinin yapacağı konuşmayı hazırlardı.
Bu söylev tutkusu bütün Yunanlılar tarafından paylaşılmış değildir. Spartalılar, örneğin, kendilerini az sözcük kullanarak dile getirmeleriyle ünlüdür. Bulundukları bölgenin adından, Lakonia'dan, esinlenerek bu anlaşma biçimine Lakonizm denmesi bu yüzdendir.
Kaynak: Yunan ve Roma Mitolojisi, C. Estin ve H. Laporte.
Notlar:
- Kamu yapılarının çoğu gibi tiyatrolarında üstü açıktır. Epidauros Tiyatrosu'nda 14000 kişilik yer bulunuyordu.
- Palestra jimnastik yapmaya tahsis edilmiş kamusal yerdir. Her şehirde bunlardan epeyce vardır; pek genç yaşlarından itibaren erkekler buralara sık sık giderlerdi. Buralar hayvan dövüşlerininde yapıldığı yerlerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder